SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HAC

<< 804 >>

EK SAYFA – 804-2

باب: الطواف بعد الصبح والعصر.

73- Sabah Ve İkindi Namazından Sonra Tavaf Yapmak

 

-وكان ابن عمر رضي الله عنهما يصلي ركعتي الطواف مالم تطلع الشمس. وطاف عمر بعد الصبح، فركب حتى صلى الركعتين بذي طوى.

- İbn Ömer r.a. iki rekat tavaf namazını güneş doğmadan kılardı.  - Ömer r.a. ise sabah namazından sonra bineğine binmiş ve Zi Tuva denilen yerde iki rekat (tavaf namazını) kılmıştır.

 

حدثنا الحسن بن عمر البصري: حدثنا يزيد بن زريع، عن حبيب، عن عطاء، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها: أن ناسا طافوا بالبيت بعد صلاة الصبح، ثم قعدوا إلى المذكر، حتى إذا طلعت الشمس قاموا يصلون، فقالت عائشة رضي الله عنها: قعدوا، حتى إذا كانت الساعة التي تكره فيها الصلاة، قاموا يصلون.

 

[-1628-] Aişe r.anha şöyle demiştir: "Bir grup insan, sabah namazından sonra Kabe'yi tavaf etti. Sonra bir vaizin yanına oturdular. Güneş doğunca kalkıp namaz kıldılar."

 

Aişe, "Oturdular, namaz kılmanın mekruh olduğu vakit gelince kalkıp namaz kıldılar" demiştir.

 

 

حدثنا إبراهيم بن المنذر: حدثنا أبو ضمرة: حدثنا موسى بن عقبة، عن نافع: أن عبد الله رضي الله عنه قال: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم ينهى عن الصلاة: عند طلوع الشمس، وعند غروبها.

 

[-1629-] Nafi'den nakledildiğine göre Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in güneş doğarken ve güneş batarken namaz kılmayı yasakladığını bizzat dinledim"

 

 

حدثني الحسن بن محمد، هو الزعفراني: حدثنا عبيدة بن حميد: حدثني عبد العزيز بن رفيع قال: رأيت عبد الله بن الزبير رضي الله عنهما يطوف بعد الفجر، ويصلي ركعتين. قال عبد العزيز: ورأيت عبد الله بن الزبير يصلي ركعتين بعد العصر، ويخبر أن عائشة رضي الله عنها حدثته: أن النبي صلى الله عليه وسلم لم يدخل بيتها إلا صلاهما.

 

[-1630-] Abdulaziz İbn Rufey' şöyle demiştir: "Abdullah İbn Zübeyr'i sabah namazından sonra tavaf edip iki rekat namaz kılarken gördüm."

 

 

[-1631-] Abdülaziz İbn Rufey' şöyle demiştir: "Abdullah İbn Zübeyr'i sabah namazından sonra iki rekat namaz kılarken gördüm. O, Hz. Aişe'nin, Hz. Nebi'in, iki rekat (tavaf namazını) kılmadıkça evine girmediğini naklettiğini bize haber vermiştir."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu konu başlığı ile, sabah ve ikindi namazından sonra tavaf namazının hükmünün ne olduğunun açıklanacağı kastedilmiştir.

 

Bu konuda birçok görüş bulunmaktadır. Buharî'nin üslûbu, onun, bunu caiz gördüğünü göstermektedir. Buhari, belki de, Şafiî ve Sünen sahibi muhaddisle-rin rivayet edip, Tirmizi, İbn Huzeyme ve diğer bazı alimlerin de sahih kabul ettiği Cübeyr İbn Mut'im'den nakledilen şu hadise işaret etmek istemiştir: "Resûlullah s.a.v. şöyle buyurmuştur: "Ey Abdü Menaf oğulları! Yönetim kimin eline geçerse geçsin, Kabe'yi tavaf etmek isteyen, gece-gündüz hangi saatte olursa olsun namaz kılmak isteyen kimseye engel olmasın." Buhari bu hadisi, kendi şartlarına uymadığı için nakletmemiştir.

 

İbn Abdülberr şöyle demiştir: "Sevrî ve Kûfe'li alimler, ikindi ve sabah namazından sonra tavaf edilmesini mekruh görmüşler ve "Eğer tavaf ederse, (tavaf namazını) kılmayı ertelesin" demişlerdir."

 

Belki de bu görüş Kûfe'li alimlerin bazılarına aittir. Çünkü Hanelilerde meşhur olan görüşe göre, ikindi ve sabah namazından sonra tavaf mekruh değildir, sadece namaz kılmak mekruhtur.

 

İbnü'l-Münzir şöyle demiştir; "Sahabîlerin çoğunluğu ve onlardan sonra gelen bazı alimler, tavaf namazının her vakitte kılınabileceği hususunda ruhsat vermişlerdir. Bazı alimler ise sabah ve İkindi namazından sonra namaz kılmayı yasaklayan rivayetin genel olduğunu belirterek tavaf namazını da bu kapsamda değerlendirmişlerdir. Ömer, Sevrî, Malik ve Ebû Hanife bu görüştedir.

 

Ebu'z-Zübeyr "Kabe'yi, ikindi ve sabah namazlarından sonra boş olarak gördüm, kimse tavaf etmiyordu "de miştir.

 

Ahmed'in, "hasen" bir senetle, Ebû'z-Zübeyr yoluyla naklettiğine göre Cabir şöyle demiştir: "Biz tavaf ederken, başlarken ve bitirirken Hacerü'l-Esved rüknüne el sürerdik. Sabah namazından sonra güneş doğana kadar; ikindi namazından sonra da güneş batana kadar tavaf etmezdik." "Resûlullah'ı (s.a.v.), "Güneş şeytanın iki boynuzu arasında doğar" buyururken işittim."

 

"Namaz kılmanın mekruh olduğu vakit gelince" ifadesi ile güneşin doğma vakti kastedilmiştir. Belki vaizler bile bile namazı bu vakte kadar geciktiriyordu. Hz. Aişe (r.anha) da bundan dolayı bu fiili hoş karşılamamiştır. Eğer Hz. aişe tavafı, sebep olarak görseydi, tavaf yapıldığı zaman, namaz kılınması yasak olan vakitte kılman (tavaf) namazını mekruh kabul etmezdi. Belki de Hz. aişe, namaz kılınması yasak olan vakitlerde, bütün namazların mekruh olduğunu düşünü­yordu. İbn Ebi Şeybe'nin, Muhammed İbn Fudayl, Abdülmelik ve Ata yoluyla naklettiği rivayette Hz. aişe'nin şu sözü bu görüşü desteklemektedir: "Sabah veya ikindi namazından sonra Kabe'yi tavaf etmek istersen tavafını yap, (tavaf) namazını ise, güneş doğduktan veya güneş battıktan sonraya bırak. Tavafını her yediye tamamlayışında da namaz kıl." Bu hadisin senedi "hasen"dir. Abdülaziz şöyle demiştir: "Yani, zikredilen rivayet "muallak" bir hadis değildir.

 

Abdullah İbnü'z-Zübeyr, ikindi namazından sonra namaz kılmanın caiz ol­ması hükmünden yola çıkarak, sabah namazından sonra da caiz olduğu hük­müne varmıştır. O, bu kanaatte olduğu için böyle uygulardı. Bu konudaki geniş açıklama, "Namaz vakitleri" bölümünde uzun uzun anlatılmıştır. Söz konusu bölümde, Hz. Aişe (r.anha), Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (iki kerahet vaktinde) namaz kılmayı terketmediğini ve bunun ona has özelliklerden olduğu­nu haber vermiştir. Burada kastedilen, kerahat vaktinde kılınan sünnet namazlar değil, nafile namazlardır. Buharî, burada aynı şeyleri tekrar etmek istememiştir. Görülüyor ki, iki rekat tavaf namazlarını, sünnet namazları kapsamında değer­lendirmek gerekir.